İçinde bulunduğumuz zaman
diliminde, sorunlardan gittikçe uzaklaşan ve konuya yaklaşmak maskesiyle belki
de konunun kendisinden, en önemli noktasından ve o konuda hiç eğitim almamış
kişilerin daha hassas olabilecekleri durumdan uzaklaşmak için, bilgiyi özel
uzmanlık alanlarına bölen bir sistemle giderek daha fazla sözde uzmanlaşmaya
şahit olmaktayız. Özellikle de, akademik çalışmalar; gerçek konulardan
uzaklaşmanın başyapıtları olmakla beraber, profesyonel hayat dışında kalan teorik
bilgilerin nur olarak yeryüzüne indiği indigo çalışmalar halini almaktadır.
Hangi konu başlığı olursa
olsun konuşmaya başlarken (çoğu zaman konuşma boyunca) basmakalıp sözlük
tanımları kullanarak belki de konuyu en anlaşılamayacak yönüyle anlatan bir
dünya akademik çalışmaya tanıklık etmişimdir şu 39 yıllık fani maceramda.. (ne
laf ama). Geçtiğimiz sene olması lazım uluslararası katılımın olduğu bir doğal
taş fuarına; çok sevdiğim, bilgisine ve düşünce üretiş biçimine saygı duyduğum
bir akademisyen arkadaşımla konuşma yapmak üzere davet edilmiştik. Konuşmamıza
sıradan tanımlarla değil de, kah derin, kah sığ ama sadece kendi bilgi
yatağımızda akan, ve sonunda çok seslice dökülen duygu sularımızla oluşmuş bir şelale ile
başlamıştık ki ön sıralardan iki dinleyici (dinleyemeyici) ne saçmalıyo bunlar
yaa diyerek kalkıp, protestolarına destek umar hareketlerle salonu terk
ettiler. Belli ki önce yatırım yaptıkları malzemeyi herkesin bildiği duyduğu ve
daha tanım cümlesi bitmeden uyuduğu cümlelerle duymayı, sonra da o malzemeye
yatırım yapanlara methiyeleri ima eden görselleri barındıran bir sunumu
beklemişler. Aslında her gün televizyon açılışında istiklal marşı dinleyip her
yayın kesildiğinde iznik sürahisi görmeye koşullandırılmış bir neslin
fertlerinin; dinledikleri her mermer konulu konuşmada mermer serttir, şu kadar
basınç altında şu kadar yılda oluşur gibi bir giriş beklemeleri doğaldır. Bu
arkadaşların annelerini nasıl tanımladıklarını çok merak ediyorum. Mermer
tanımı olarak “sert taş” beklentisi olan biri; annesini de iki memesi olan, insan doğuran
dişi diye tanımlar herhalde? (Babasıyla ilgili tanıma dair tahminimi
burada yazamıyacağım zira RTÜK J) Gerçekten de yaşamımızda temas
ettiğimiz, değdiğimiz kaç tane varlık bizim için sadece sözlük tanımı kadardır?
Anneyi geçtim sevdiğiniz bir eşyayı bile tanımlarken sözlükten fazlasına
ihtiyaç duymaz mısınız? Hiç şüphesiz konuşurken birbirimize aktardığımız
düşünce, duygu ya da tecrübelerimizi akademik makale dilinde değil günlük konuşma diliyle aktarırız ve aynı konu
aktarımında kullandığımız ifade biçimi ortama ve zamana göre değişiklik
gösterir. İfade ve konuları ele alış biçimi, insanın aynı zamanda görünmeyen
ancak sezilebilen bir çok yapısının da işaretçisidir. Bu tespit diyakronik bir
ilişkiye işaret eder, yani ifade-kimlik karşılıklı etkileşim içerisindedir. Bu
yüzden sevdiğimiz ve sevmediğimiz şairler, yazarlar vardır. Binlerce yıldır
değişmeyen aşk konusu gene binlerce yıldır ele alınmakta her sanat dalında
başka ifade teknikleri, başka argümanlar, başka kurgularla, başka tanımlarla
ele alınmaktadır. Konu aşk, arkadaşlık, para vb. olunca problem yok ama bir
yapı malzemesi olunca hatta bir yapı malzemesi olmanın çoook ötesinde
hassasiyetleri barındıran bir malzeme olunca tabular devreye giriyor ve
malzemeyi toprağın altından çıkartmaktan başka faydası olmayan kimileri,
tanımda sert kelimesi geçmezse sertlik problemi yaşıyorlar. (pardon)
Etrafındaki varlıkları
başka değerler ve varlıklarla özdeşleştirme dürtü ve gayreti insanın en
ayrıcalıklı uğraşılarından biridir. Bir çok lisanda nesnelerin erkek ve dişi
olarak nitelendirildiğini biliyoruz. Ve bu öneklerde ne tür bir mantık
güdüldüğünü de kestirmek olanaksız. Bazen hiç erkeklikle alakası olmayan
nesneler erkek, dişilikle alakası olmayan nesneler de dişi olarak kabul edilip
ona göre önek almaktadır. Öğrenciyken el ile yaptığımız çizimleri boyarken düşünürdüm ve hala öyle düşünüyorum ki mermer olsa olsa dişi olabilir. Hem malzemeyi hem de kadınları biraz biraz tanımaya, aşina olmaya başladıkça bu görüşüm daha da kuvvetlendi. Hatta öyle ki; hangi
lisanda nasıldır bilmem ama benim dünyamda ve algımda bazı malzeme erkek, başta
mermer olmak üzere bazı malzeme ise dişi olarak yer almaya başladı.
Bildiğim tüm malzemeler için bir cinsiyet takdir edemeyeceğim ama mermerin dişiliğine gelecek olursak;…….. mermerin sert ama kırılgan yapısı, cinsiyetler
arasındaki mevcut eşitsizliğin ve belirginliğin başlangıç noktasıdır. Bu
eşitsizlik malzemenin işlenmesi için kullanılan teknikler ve tekniklerin kullanıldığı
toplumsal ortamlardaki kısıtlamalarda ortaya çıkmaktadır. Hemen hemen her dönemde
bu kısıtlamalar erkek egemenliğini ve kadın edilgenliğini vurgulayan ve
kadınlar için bu değer ve tutumlara uygun modeller yaratan erkek egemen kültür
değerlerinden kaynaklanır. Üçbin yıl önce stucco olarak kullanılan teknik
günümüzde beton sütunlar döküp üzerine mermer görünümlü boya yapmak suretiyle
devam ettiğine göre mermere de kadına da yaklaşımda pek bir değişim olmamış
demektir.
Belirsiz ve kontrol dışı kırılganlık
eğilimi; belirli kesit kalınlıklarının altında ve belirli ölçülerin üzerinde
kullanılmasına engel olurken uygun teknikler, belirli bir ustalık ve tecrübe
ile birleştiğinde yüzyıllara yayılacak güzellikte başyapıtların ortaya çıkmasına
olanak tanımaktadır. (Bu cümleyi daha fazla açamayacağım zira kadın okurların
tepkisinden korkuyorum)
Bulunduğu her ortama bir elitist duruş
katması ise yukarıda sözünü ettiğim akademik olmayan ama varlığı hissedilen bir
bilgidir. Önemli toplumsal, ticari ya da dini konumlara gelmelerine izin
verilmeyen kadınlar, bu nedenle seslerini karşı cinsleriyle yaptıkları mahrem
görüşmeler ve etkinliklerde duyurmuşlardır. (Tabi etkinlikleri burada bana
sormayın anlatamayacağım ama biliriz ve görmeyiz, yokmuş gibi davranırız) Tarih
boyunca erkekler, kadınların bu sessiz ama çoksesli tavırlarındaki tehlikeyi
sezip bu tavırları, en temiz ifade ile abartılı kapris olarak, kaba tabir ile
ise burada yazamayacağım bir şeylik olarak adlandırmıştır. Mermer de kendi
görüntüsel güç alanını, keskin abartı dolu oluşum izleri, ve yapısındaki çok
katmanlı damarlı görüntüsüyle adeta bilinen ama hiç görülmeyen bir etkinlikle
oluşturmuştur.
Bırakın gerçek içeriği, diyalektik olarak
bile ayrıştırılıp daha geniş bütünler haline getirilemeyen çelişkiler ve
birbiriyle uyuşmayan tavırlar, hepsi de zorunlu ve doğru olduğu için bir arada olmanın
gerilimini yansıtan hercai duruş, kadın dünyasında bir strateji ve dış politika
yöntemidir. Mermer; erkek dünyasındaki sezilebilir tektip tepkiler (örneğin
anneye edilen küfüre verilen tepki hemen her erkekte aynıdır) ve çoğu malzemenin
mono görüntülü merkezi dogmasına karşı, tıpkı kadın dünyasındaki tasarım ürünü
olan ifade ve diğer tavırlar gibi çok çeşitli ve derinliklidir, dolayısıyla gözlemleyenin
yorumuna açık bu yüzden de zamana karşı çok dirençlidir.
Mermer bu saydığım özellikleriyle dişi
bir malzemedir ve gene bu özellikleri nedeniyle çoğunlukla ayaklar altında
hizmet etmesi için tasarlanmaktadır. Bir de isteyene daha ucuz, daha dayanıklı,
daha risksiz, bakım istemeyen, gerçeğinden daha gerçek gibi duran seramikten
mermer imitasyonları var hem de gerçek isimleriyle adlandırılan. Bilmem birşey
çağırıştırdı mı…..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder