22 Temmuz 2013 Pazartesi

MERMERİN CİNSİYETİ OLSA DİŞİ OLURDU



İçinde bulunduğumuz zaman diliminde, sorunlardan gittikçe uzaklaşan ve konuya yaklaşmak maskesiyle belki de konunun kendisinden, en önemli noktasından ve o konuda hiç eğitim almamış kişilerin daha hassas olabilecekleri durumdan uzaklaşmak için, bilgiyi özel uzmanlık alanlarına bölen bir sistemle giderek daha fazla sözde uzmanlaşmaya şahit olmaktayız. Özellikle de, akademik çalışmalar; gerçek konulardan uzaklaşmanın başyapıtları olmakla beraber, profesyonel hayat dışında kalan teorik bilgilerin nur olarak yeryüzüne indiği indigo çalışmalar halini almaktadır.

Hangi konu başlığı olursa olsun konuşmaya başlarken (çoğu zaman konuşma boyunca) basmakalıp sözlük tanımları kullanarak belki de konuyu en anlaşılamayacak yönüyle anlatan bir dünya akademik çalışmaya tanıklık etmişimdir şu 39 yıllık fani maceramda.. (ne laf ama). Geçtiğimiz sene olması lazım uluslararası katılımın olduğu bir doğal taş fuarına; çok sevdiğim, bilgisine ve düşünce üretiş biçimine saygı duyduğum bir akademisyen arkadaşımla konuşma yapmak üzere davet edilmiştik. Konuşmamıza sıradan tanımlarla değil de, kah derin, kah sığ ama sadece kendi bilgi yatağımızda akan, ve sonunda çok seslice dökülen  duygu sularımızla oluşmuş bir şelale ile başlamıştık ki ön sıralardan iki dinleyici (dinleyemeyici) ne saçmalıyo bunlar yaa diyerek kalkıp, protestolarına destek umar hareketlerle salonu terk ettiler. Belli ki önce yatırım yaptıkları malzemeyi herkesin bildiği duyduğu ve daha tanım cümlesi bitmeden uyuduğu cümlelerle duymayı, sonra da o malzemeye yatırım yapanlara methiyeleri ima eden görselleri barındıran bir sunumu beklemişler. Aslında her gün televizyon açılışında istiklal marşı dinleyip her yayın kesildiğinde iznik sürahisi görmeye koşullandırılmış bir neslin fertlerinin; dinledikleri her mermer konulu konuşmada mermer serttir, şu kadar basınç altında şu kadar yılda oluşur gibi bir giriş beklemeleri doğaldır. Bu arkadaşların annelerini nasıl tanımladıklarını çok merak ediyorum. Mermer tanımı olarak “sert taş” beklentisi olan biri; annesini de iki memesi olan, insan doğuran dişi diye tanımlar herhalde? (Babasıyla ilgili tanıma dair tahminimi burada yazamıyacağım zira RTÜK J) Gerçekten de yaşamımızda temas ettiğimiz, değdiğimiz kaç tane varlık bizim için sadece sözlük tanımı kadardır? Anneyi geçtim sevdiğiniz bir eşyayı bile tanımlarken sözlükten fazlasına ihtiyaç duymaz mısınız? Hiç şüphesiz konuşurken birbirimize aktardığımız düşünce, duygu ya da tecrübelerimizi akademik makale dilinde değil günlük  konuşma diliyle aktarırız ve aynı konu aktarımında kullandığımız ifade biçimi ortama ve zamana göre değişiklik gösterir. İfade ve konuları ele alış biçimi, insanın aynı zamanda görünmeyen ancak sezilebilen bir çok yapısının da işaretçisidir. Bu tespit diyakronik bir ilişkiye işaret eder, yani ifade-kimlik karşılıklı etkileşim içerisindedir. Bu yüzden sevdiğimiz ve sevmediğimiz şairler, yazarlar vardır. Binlerce yıldır değişmeyen aşk konusu gene binlerce yıldır ele alınmakta her sanat dalında başka ifade teknikleri, başka argümanlar, başka kurgularla, başka tanımlarla ele alınmaktadır. Konu aşk, arkadaşlık, para vb. olunca problem yok ama bir yapı malzemesi olunca hatta bir yapı malzemesi olmanın çoook ötesinde hassasiyetleri barındıran bir malzeme olunca tabular devreye giriyor ve malzemeyi toprağın altından çıkartmaktan başka faydası olmayan kimileri, tanımda sert kelimesi geçmezse sertlik problemi yaşıyorlar.  (pardon) 

Etrafındaki varlıkları başka değerler ve varlıklarla özdeşleştirme dürtü ve gayreti insanın en ayrıcalıklı uğraşılarından biridir. Bir çok lisanda nesnelerin erkek ve dişi olarak nitelendirildiğini biliyoruz. Ve bu öneklerde ne tür bir mantık güdüldüğünü de kestirmek olanaksız. Bazen hiç erkeklikle alakası olmayan nesneler erkek, dişilikle alakası olmayan nesneler de dişi olarak kabul edilip ona göre önek almaktadır. Öğrenciyken el ile yaptığımız çizimleri boyarken düşünürdüm ve hala öyle düşünüyorum ki mermer olsa olsa dişi olabilir. Hem malzemeyi hem de kadınları biraz biraz tanımaya, aşina olmaya başladıkça bu görüşüm daha da kuvvetlendi. Hatta öyle ki; hangi lisanda nasıldır bilmem ama benim dünyamda ve algımda bazı malzeme erkek, başta mermer olmak üzere bazı malzeme ise dişi olarak yer almaya başladı. 
 
Bildiğim tüm malzemeler için bir cinsiyet takdir edemeyeceğim ama mermerin dişiliğine gelecek olursak;…….. mermerin sert ama kırılgan yapısı, cinsiyetler arasındaki mevcut eşitsizliğin ve belirginliğin başlangıç noktasıdır. Bu eşitsizlik malzemenin işlenmesi için kullanılan teknikler ve tekniklerin kullanıldığı toplumsal ortamlardaki kısıtlamalarda ortaya çıkmaktadır. Hemen hemen her dönemde bu kısıtlamalar erkek egemenliğini ve kadın edilgenliğini vurgulayan ve kadınlar için bu değer ve tutumlara uygun modeller yaratan erkek egemen kültür değerlerinden kaynaklanır. Üçbin yıl önce stucco olarak kullanılan teknik günümüzde beton sütunlar döküp üzerine mermer görünümlü boya yapmak suretiyle devam ettiğine göre mermere de kadına da yaklaşımda pek bir değişim olmamış demektir.

Belirsiz ve kontrol dışı kırılganlık eğilimi; belirli kesit kalınlıklarının altında ve belirli ölçülerin üzerinde kullanılmasına engel olurken uygun teknikler, belirli bir ustalık ve tecrübe ile birleştiğinde yüzyıllara yayılacak güzellikte başyapıtların ortaya çıkmasına olanak tanımaktadır. (Bu cümleyi daha fazla açamayacağım zira kadın okurların tepkisinden korkuyorum)

Bulunduğu her ortama bir elitist duruş katması ise yukarıda sözünü ettiğim akademik olmayan ama varlığı hissedilen bir bilgidir. Önemli toplumsal, ticari ya da dini konumlara gelmelerine izin verilmeyen kadınlar, bu nedenle seslerini karşı cinsleriyle yaptıkları mahrem görüşmeler ve etkinliklerde duyurmuşlardır. (Tabi etkinlikleri burada bana sormayın anlatamayacağım ama biliriz ve görmeyiz, yokmuş gibi davranırız) Tarih boyunca erkekler, kadınların bu sessiz ama çoksesli tavırlarındaki tehlikeyi sezip bu tavırları, en temiz ifade ile abartılı kapris olarak, kaba tabir ile ise burada yazamayacağım bir şeylik olarak adlandırmıştır. Mermer de kendi görüntüsel güç alanını, keskin abartı dolu oluşum izleri, ve yapısındaki çok katmanlı damarlı görüntüsüyle adeta bilinen ama hiç görülmeyen bir etkinlikle oluşturmuştur.

Bırakın gerçek içeriği, diyalektik olarak bile ayrıştırılıp daha geniş bütünler haline getirilemeyen çelişkiler ve birbiriyle uyuşmayan tavırlar, hepsi de zorunlu ve doğru olduğu için bir arada olmanın gerilimini yansıtan hercai duruş, kadın dünyasında bir strateji ve dış politika yöntemidir. Mermer; erkek dünyasındaki sezilebilir tektip tepkiler (örneğin anneye edilen küfüre verilen tepki hemen her erkekte aynıdır) ve çoğu malzemenin mono görüntülü merkezi dogmasına karşı, tıpkı kadın dünyasındaki tasarım ürünü olan ifade ve diğer tavırlar gibi çok çeşitli ve derinliklidir, dolayısıyla gözlemleyenin yorumuna açık bu yüzden de zamana karşı çok dirençlidir.

Mermer bu saydığım özellikleriyle dişi bir malzemedir ve gene bu özellikleri nedeniyle çoğunlukla ayaklar altında hizmet etmesi için tasarlanmaktadır. Bir de isteyene daha ucuz, daha dayanıklı, daha risksiz, bakım istemeyen, gerçeğinden daha gerçek gibi duran seramikten mermer imitasyonları var hem de gerçek isimleriyle adlandırılan. Bilmem birşey çağırıştırdı mı…..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder